Anadolu'nun manevi mimarlarından, her müminin arzuladığı ilahi aşkı anlattığı şiirlerini halk diliyle yazan Yunus Emre, Türkiye Türkçesinin tarihi devresinin ilk safhasını teşkil eden ve "Eski Anadolu Türkçesi" adı verilen bu şivenin oluşmasında büyük rol oynadı. Türk-İslam halk düşüncesinin en önemli yapı taşlarından Yunus Emre'nin 1307-1308'de yazdığı "Risaletü'n-Nushiyye" ile vefatının ardından sevenlerinin derlediği şiirlerinden oluşan "Divan" isimli iki eseri bulunuyor.
13-14. yüzyıllarda Moğol istilaları, Haçlı saldırıları ve taht kavgalarının olduğu bu dönemde, Türklerin bulunduğu, Anadolu, İran ve Suriye coğrafyasında, siyasi yapı tamamen bozulmuş olup anarşi hüküm sürüyordu. Böyle bir ortamda ve zamanda Yunus Emre ilim, irfan, sevgi, güven, ahlak, iyilik, doğruluk, adalet, yardımlaşma, birlik ve beraberlik üzerine çağrılar yaparak Anadolu halkının bitmeyen umudu olur. Nitekim sonraki yüzyıllarda bu düşüncelerin ve değerlerin özlemini çeken her insan Yunus Emre'yi 'Bizim Yunus' olarak benimsemiştir.